4 Şubat 2017 Cumartesi

EXAM - SINAV 2009 ‧ Gerilim/Gizem


EXAM- SINAV FİLM ANALİZİ





Düşük bütçeyle, belli bir mekan içerisinde kalacak şekilde, tamamen senaryo odaklı çekilen başarılı filmler listesinde  olan “Exam”  öte yandan, yönetmen ve senarist sıfatlarını aynı anda taşıyan “sanatçı”nın diyorum çünkü bu ikisini birlikte bu denli etkileyici şekilde yürütebilmek bir sanattır,  ilk filmi olduğunun da altını çizmekte fayda var.  Film mekansal çerçevede düşünüldüğünde Küp, Testere, Telefon Kulübesi ve 12 Kızgın Adam filmlerini çağrıştırmakla beraber içerik yönünden de bir kaçıyla uyuşmakta. Kapalı bir yerde çeşitli gerekçelerle tutulan insanların, orada oynanan oyunun yahut tartışmanın galibi olabilmeleri ve söz konusu durumda başarılı olabilmeleri (hayatta kalabilmeleri) için , akıl yürütmeye ,çeşitli manipülasyonlara ve kendine güven gibi kavramlara sevk edilmeleri buna bir örnek olarak verilebilir. Ancak önemli bir detay şudur ki , “Güçlü olan kazanır” ifadesinin her zaman her koşulda işlevsel olmadığını bu filmle tokat gibi vurur yüzümüze senarist. Duygularımızı kaybedip, mantığın dahi çok ötesine geçtiğimizde sahip olduğumuz tek şey olan hırs, bizi bu noktada kaybetmeye mahkum eder.




Filmde karakterler hakkında bize önceden ipucu bilgiler verilmemesindeki kilit noktanın bizi psikolojik karakter analizine yönlendirmesi ve filmin seyri hakkında bize beyin fırtınası ile tahminlerde bulundurtmasıdır ki , flashbeck sahnelerin olmayışı çok önemli bir vuruştur filmin sürükleyiciliği açısından. İnsanlar tamamen istem dışı genel geçer ve toplumsal yargılarımız sonucu  muhtemelen benzer olan tahminlerde bulunduğunda senarist, seyirciyle alay edercesine bilinçlerde büyük bir sarsıntı oluşturmayı başarır. Ve bir anda kendimizi “Benden bu kadar.” Deyip filme bırakmış olarak bulmamızı sağlar.
Filmin gerçek anlamda başladığı ilk sahnelerde,  farklı etnik yapılara mensup, tamamen farklı kültürlerden gelmiş, karakterleri birbirine mükemmel derecede zıt denilebilecek, özel olarak seçilmiş  8 aday ve şartları oldukça cezp edici olan üst düzey bir firmanın organize ettiği toplu mülakat(!)  sahnesiyle karşılaşıyoruz. İngiliz,Amerikan,Hint,Zenci,Asyalı.. Hepsi farklı bir duruşu temsil ediyor ve düşünce tarzları doğal olarak farklı.  
Son derece ciddi  bir sınav gözcüsü odadan  içeriye girer ve aynı ciddiyetle, hüküm verircesine, sınav kurallarını seri bir şekilde sıralar: “Benimle veya kapıdaki güvenlik görevlisiyle konuştuğunuz anda, Sınav kağıdınıza bilerek veya bilmeyerek zarar verdiğinizde ya da her ne gerekçeyle olursa olsun kapıdan çıktığınız anda sınav biter.Süreniz 80 dakika.Sorusu olan? “ Filmi başlatan sahne, filmin odak noktası olan sahne, filmin sonlarında buymuş gibi  algılanıp yorumlansa da, aslında yine senaristin oyununa gelmekten başka bir yere varamıyoruz.




Tüm bunlar düşünüldüğünde, filmin sahip olduğu çok yönlü mesaj kaynağı yanıltıyor aslında bizi. Seyirciyi soru ile cevabın ne olduğunu ve kimin kazanacağını bulmakla meşgul ederken aslında bize vermek istediği mesajı dolaylı yollarla veriyor, tıpkı filmin sonunda tüm yolları deneyip bir  sonuca varılamayışı ; yalnızca nereden bakması gerektiğini bilenlerin , çok ufak bir çaba sonucu, aslında hiçte zor olmayan  numaralarla gerçeği görülebilir kılacağı gibi.




Evet, Kurt Lewin’in grup dinamiklerini filmde gözlemlemek oldukça mümkün, (her ne kadar filmin sonunda hiçbir liderlik vasfı taşımayan adayın galip gelişini kuramlarla açıklayamasak da)verildiğini sandığımız mesaj da bu zaten, grup içi ilişkiler. Bir amaç doğrultusunda grup üyelerinin işbirliği yapması ve birbirlerini çeşitli yönlerden etkilemeleri. Tıpkı “Esmer” karakterin ( Aday 4) , “takımdaki eşiyle” kurduğu güven ilişkisiyle bilinçdışı olarak, dış faktörlere karşı dikkatini yoğunlaştıramaması sonucu saf dışı edilmesi gibi.  Fakat bakılması çok daha kolay anlamlar görüyoruz filmin içeriğinde. Yukarıda bahsettiğimiz toplumsal yargılar ve eşitsizlik gibi kavramlar aslında tüm çıplaklığıyla veriliyor bize..



İlk olarak baktığımızda zayıf ve zavallı olanın her zaman yenilmeye mahkum oluşuyla açılıyor gözümüz. Ardından kendisini “Beyaz” ilan eden karakterin ırkçı ve cinsiyetçi yaklaşımları ile diğer üyeler üzerinde baskı kurarak kendisini lider ilan eden ve kazanmak için her türlü oyunu oynamaktan çekinmeyen biri olması bize tipik Amerikan rollerini çağrıştırırken,  olanlar karşısında benliğini tehdit altında hisseden “Siyah” ın  Beyaz’a karşı duyduğu karşı konulmaz nefret, her ne kadar insancıl ve dini inancı yüksek olsa da  adaletli olmayanın adaleti hak etmediği düşüncesiyle haksızlık karşısında  içgüdüsel olarak gösterdiği yoğun tepkiler , bizim tam anlamıyla, kölelik sistemini uygulayan ırkçı toplumların ve ezilen insanların  hissettiği duyguların birer temsilleri olduğu konusundaki düşüncelerimizi pekiştirmemizi sağlıyor. Geminin kaptanı güverteyi terk ettiğinde dümeni eline alan fırsatçıyı oynayan ”Kahverengi” aday bize, sürekli olarak başkaları üzerinden senaryolar yazarak zayıf noktaları üzerine acımasızca oynayabilen, ortaya attığı fikirlerle de insanları etkilemeyi başarabilen insanların  aslında ne kadar korkak olduğunun bir kanıtıydı. Tam tersi bir karakter olarak bize sunulan sağır Fransız, yine bize “Beyaz” ile “Siyah”ın tezatlığındaki vurguyu yapıyor. Kahverengi’nin güçlü duruşunun aksine  zayıf  görünen (görünmek isteyen) karakterimizin aslında içinde barındırdığı tehlikelerin , nasıl dikkat çekmeden su yüzüne çıkarılabileceğini bize göstermiş oluyor.
Psikolog rolünü üstlenen “mükemmeliyetçi” karakter ise,diğer grup üyelerini profesyonel tutumlarıyla etkisi altına almayı  düşünürken, her insanda olduğu gibi,sahip olduğu ve gizlediği eksikliklerinin ortaya çıkmasıyla “kusursuz” duruşun  nasıl da zayıflığa dönüşebileceğinin bir göstergesiydi.



Ve son olarak hepimizi şaşırtan,çoğumuzun ihtimalleri dışında olan esas karakter : “Sarışın ama aptal olmayan aday.” Verilmek istenen mesaj net. Cinsiyetçiliğe karşı kendinden emin bir duruş. Kesinlikle toplumun verdiği rolü üstlenmeyen, (Öncelikleri farklı olan, mantıklı, analiz edebilen, soğuk kanlı, pasif gözüken ve diğerlerinin aksine insan hayatını paranın ve hırsın önüne koyan,  merhametli) “Sarışın” kadın karakter.


Okuduğunuz için teşekkürler :) 
Psikolog Nida Dilsiz

1 yorum:

  1. Nida Dilsiz gerçekten çok teşekkür ederim. Çok güzel bir şekilde analiz yapılmış emeğinize sağlık çok faydası oldu yorumunuzun.

    YanıtlaSil